Hz.Ali (a.s.)’in kabrinin kenarında durmuştu, Allame Tabatabaî. Elleri, kabri çevreleyen zerih(kafes)dedir.

Gözünden akan yaşlar, damla damla yüzünden dökülüyordu. Huzurluydu, yıllarca beklediği arzusuna sonunda kavuşmuştu. Geldiği bu yer (Necef) ilim tahsili için her şeye sahipti; ama bir taraftan da hangi üstada gideceğini, hangi dersi okuyacağını bilmiyordu ve hangi talebe ile konuları ele alıp tartışacaktı? Ve diğer birçok mesele…

Hz.Emirel Muminin Ali (a.s.)’den kendisine yol göstermesini istedi.

Türbeden ayrıldı ve kaldığı medreseye geldi Allame. Medresenin kapısından biri girdi ve seslendi:

-Seyyid Muhammed Hüseyin!

-Buyurun efendim!

Ellerini Seyyid Muhammed Hüseyin’in omzuna koydu.

-Oğlum! Dünyayı istiyorsan gece namazı kıl; eğer ahireti istiyorsan yine gece namazı kıl.

Allame’nin akrabalarındandı bu şahsiyet; Mirza Ali Gazi Tabatabaî idi. Hz.Emirel Muminin (a.s.) göndermişti, onu için.

Allame Tabatabaî, ömrünün sonuna kadar hep şöyle söylemiştir: Her neye sahip olduysam, merhum Gazi’den dolayıdır.1

1 Dujfer, Said, Heredpişe-i Parsa, İntişarat-i Kanun-i Endişe-i Cevan, Tahran, 1394, s.11